13) Hz. Hasan bin Ali, Askeri

İmam Hasan Askeri (232-260 h.k.), Hz. Muhammed‘in soyundan gelen, on dört masumun on üçüncüsü, on iki imam‘ın on birincisidir. Babası İmam Hadi‘nin şehadetinden sonra hicri 254’te imamet makamına ulaştı. Hz. Peygamberimizin müjdelediği, bütün ilahi dinlerde vaat edilmiş, gelişi ile dünyayı adaletle dolduracak olan İmam Mehdi‘nin babasıdır.

İmam Hasan bin Ali, Askeri ve babası İmam Ali bin Muhammed, Hadi abbasiler tarafından Samerra‘da askeri ordu bölgesinde zorla alıkonulmasından dolayı, “Askeri” lakabıyla anılmaktadır. Samerra’daki zorunlu ikamet, bu iki İmamın tüm hareketlerinin hükümet güçleri tarafından kontrol altında tutulmasına neden olmuştur. Dolayısıyla şiiler, bu dönemde imama ulaşma yolunda büyük kısıtlamalar ile karşı karşıya kalmıştır.

İmam Askeri takipçileri ile temsilcileri aracılığı ile ve mektuplaşarak irtibat sağlyordu. İmam Mehdi’nin has naiplerinden biri olan Osman bin Said, o hazretin özel temsilcilerinden biri sayılmaktaydı.

İmam Hasan Askeri 260 h.k yılının Rebiü’l-Evvel ayının sekizinci günü 28 yaşında şehadete ulaşmıştır. Babasının mezarının yanında defnedilmiştir. Bu iki imamın defnedildikleri mekan “Askeriyeyn” unvanıyla meşhurdur. Aynı zamanda Irakta bulunan ziyaretgahlardan biridir.

İmam Hasan Askeri’den Kur’an tefsiri, ahlak, fıkıh, inanç konuları ve dualar hakkında çeşitli hadisler rivayet edilmiştir. Hz. İmam Hasan Askeri’nin babası İmam Hadi İmamiyenin onuncu imamıdır. Kaynaklara göre o hazretin annesi cariye idi ve Hudeys veya Hudeyse adıyla anılmaktaydı. Diğer bazı kaynaklar onun adını Susen, Asefan ve Selil olarak nakletmişlerdir.

İmam Hasan Askeri’nin Cafer adında bir kardeşi vardı ki o, “Cafer-i Kezzab” – yalancı Cafer olarak bilinir. Zira o, İmam Hasan Askeri’nin şehadetinden sonra, o hazretin bir çocuğunun olduğunu inkar etmiş kendisinin imamın tek varisi olduğunu söyleyerek, imamet iddiasında bulunmuştur. Seyyid Muhammed ve Seyyid Hüseyin o hazretin diğer iki kardeşi idiler.

Lakapları, Samit, Rafik, Zeki olarak zikredilmiştir. Bazı tarihçiler onun için “Halis” lakabını da zikretmişlerdir. Ayrıca İmam Cevadİmam Hadi ve İmam Hasan Askeri, “İbnu’r-Rıza” ortak lakabıyla da tanınmışlardır.
“Askeri ” lakabı da İmam Hadi ve İmam Hasan Askeri’nin ortak lakabıdır. Bunun nedeni, o hazretlerin her ikisinin de Samerra‘da mecburi ikametleri sonucunda bu lakapla anılmışlardır. Samerra, Askeri bölge olması hasebiyle bu şehrin diğer bir adı da “Asker” olark anılmıştır. Aynı şekilde o hazretin adının Hasan olması itibariyle, İmam Hasan Mücteba ile isim ortaklığına binaen, o hazret, “Hasan-ı Ahir” adıyla da anılmıştır. İmam Hasan Askeri’nin künyesi “Ebu Muhammed”dir. Bazı kaynaklarda “Ebu’l-Hasan”], “Ebu’l-Hüccet” ve “Ebu’l-Kaim” künyeleriyle de anılmıştır.

Kaynaklar çoğunlukla İmam Hasan Askeri’nin doğumunun Medine‘de gerçekleştiği görüşündedirler. Ancak o hazretin Samerra da doğduğu görüşüne de yer verilmiştir. İmamiye mezhebine ait kaynakların çoğu o hazretin, hicretin 232. yılında Rebiülahir ayında dünyaya gözlerini açtığını belirtmişlerdir. İmam Hasan Askeri’nin bizzat kendisinden nakledilen bir rivayete de aynı tarih zikredilmiştir. O hazretin doğum gününün Rebiulahir ayının sekizinci gününde olduğu görüşü şöhret bulmuştur. Elbette İmamiye mezhebince meşhur olan görüş de budur.

İmam Hasan Askeri, 260 h.k. yılı, Rebiülahir ayının 8. günü, Abbasi halifelerinden Mutemet’in hükumeti döneminde, 28 yaşında şehit edilmiştir. O hazretin Rebiülahir ve Cemaziyelevvel aylarında şehit olduğuna dair farklı rivayetler de nakledilmiştir. Tebersi’nin E’lamu’l-Vera adlı eserinde naklettiğine göre, İmamiye mezhebi mensubu alimleri, çoğunlukla İmam Hasan Askeri’nin zehirletilerek şehit edildiği görüşündedirler. Onların dayanakları, İmam Cafer Sadık‘tan nakledilen şu hadis-i şeriftir ki o hazret şöyle buyuruyor: «Vallahi biz Ehlibeytten her birimiz ya katledilir veya başka bir şekilde şehit ediliriz. İmam Askeri’nin şehadetinden sonra, pazarlar tatil edilmiş, Haşimoğulları ve kabile büyükleri, siyasi şahsiyetler ve büyük bir halk kitlesi o hazretin cenaze töreninde hazır bulunmuşlardı.

İmam Hasan Askeri şehadetinden hemen önce hicretin 259. yılında annesini hacca göndermiş, hicretin 260. yılında başına gelecek hadiseleri ona anlatmış, oğlu İmam Mehdi’ye gerekli vasiyetlerini anlatmışdı. Daha sonra İmamın annesi Mekke’ye yola koyulmuş ve oğlu Hz. Mehdi’yi de yanında götürmüştü