11) Hz. Muhammed bin Ali, Cevad
İmam Cevad veya İmam Taki diye meşhur olan Muhammed bin Ali dokuzuncu imam, on dört masumun on birincisi ve İmam Rıza’nın oğludur. Hicretin 195. yılında Recep ayında Medine’de dünyaya geldi. İmam Cevad 25 yaşındayken Abbasi halifesi Mu’tasım tarafından şehit ettirildi ve dedesi İmam Musa bin Cafer’in Kazımeyn’deki türbesinde toprağa verildi. İmam Rıza, oğlu İmam Cevad dünyaya geldiğinde doğumunun çok hayırlı ve bereketli olduğunu söylemiştir. İmam Rıza’nın şehadetinden sonra bazıları kardeşi Abdullah bin Musanın peşine gittiler ve bazıları da “Vakıfilere” katıldı. Ancak çoğunluğu o zaman daha küçük yaşta olan İmam Cevad’ın imametine kabul ederek, ona tabi oldu. İmam Cevad ile saray bilginleri arasında çeşitli münazaralar yapılmıştır. İtikad, tefsir ve fıkhın çeşitli konuları ile ilgili çeşitli hadisler İmam Cevad’dan elimize ulaşmıştır.
“İmam Cevad” diye meşhur olan Muhammed bin Alinin annesi Hz. Peygamber Efendimizin eşi Mariye Kıbtiye’nin hanedanından gelen “Subeyke” hatundur. Elbette bazı kaynaklarda “Hizran” ve “Reyhane” diye de zikredilmiştir. Künyesi “Ebu Cafer”dir. Genellikle tarihi rivayetlerde künyesi Ebu Cafer-i Evvel olan İmam Muhammed Bakır’ın künyesi ile karıştırılmaması için “Ebu Cafer Sani (İkinci)” olarak zikredilmektedir. En meşhur lakabı “Cevad” ve “Taki”dir, “Murtaza”, “Kani”, “Razi”, “Muhtar” ve “Münteceb” lakapları da İmam Cevad’ın lakaplarından sayılmıştır.
Tarihçilerin kayıtlarına göre, İmam Cevad hicretin 195. yılında Medine’de dünyaya gelmiştir. Ancak doğum günü ve ayı hakkında fikir ayrılıkları mevcuttur. Şeyh Tusi’nin “Misbahü’l Müteheccid” kitabında naklettiği meşhur görüşe göre Recep’in onunda dünyaya gelmiştir. Ancak çok sayıdaki kaynağa göre İmam Cevad Ramazan ayının ortasında dünyaya gelmiştir. İmam Cevad 25 yaşında iken Abbasi halifesi Mu’tasım tarafından Bağdat’ta şehit edilmiştir. Kâzımeyn’de dedesi İmam Musa Kazım’ın türbesinin yanında toprağa verilmiştir.
İmam Cevad sekiz yaşında imamet makamına erişti. Bu konu bazı şiaların şüpheye kapılmasına neden olmuş ve başka birisini imam unvanıyla kabul etmelerine neden olmuştur. Bazıları da imamet konusu aydınlığa kavuşana dek beklemeyi seçmiş ve konu aydınlığa kavuştuktan sonra İmam Cevad’ın imametine inanmışlardır.